Psikolog Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?

Zorlayıcı duygusal süreçlerden geçerken bir uzmandan destek alma kararı vermek, çoğu zaman güçlü ve cesur bir adımdır. Ancak bu adımın hemen ardından, “Hangi psikoloğa gitmeliyim?”, “Bana uygun olanı nasıl bulurum?” gibi sorularla karşılaşmak oldukça yaygındır. Günümüzde birçok farklı uzmanlık alanına sahip psikolog ve çok sayıda terapi yaklaşımı mevcut. Bu çeşitlilik, bir yandan seçenek sunarken öte yandan kafa karışıklığına da yol açabilir. Tam da en çok desteğe ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, bu arayış içinde kaybolmuş, hatta biraz çaresiz hissedebiliriz. Bu yazıda, bir psikolog seçerken dikkat edilebilecek temel noktaları sade ve anlaşılır şekilde ele alarak bu süreci sizin için daha net ve güvenli hale getirmeyi amaçlıyoruz. 

Psikolog seçerken nelere dikkat edebilirim? 

Kendine iyi bir psikolog seçmek, hem psikoloğun uzmanlık seviyesine hem de kişinin kendine uyan birini bulmasına bağlıdır. Birey, çift ve ailelerin ihtiyaç duydukları alanda deneyimli ve kendilerini rahat hissedebilecekleri nitelikli bir psikolog bulmaları terapi sürecinin başarısı açısından da önemlidir. 

  1. Eğitim

Bir psikolog seçerken ilk dikkat edilmesi gereken nokta, aldığı eğitimdir. Psikolog unvanını taşıyabilmesi için kişinin üniversitelerin Psikoloji bölümünden lisans derecesiyle mezun olmuş olması gerekir. Ancak özellikle terapi hizmeti almak isteyen kişiler için, sadece lisans eğitimi genellikle yeterli değildir. Klinik Psikoloji, Çift ve Aile Terapisi, Çocuk-Ergen Psikolojisi ya da Gelişimsel Psikoloji gibi alanlarda yüksek lisans veya doktora derecesine sahip olması, bir psikoloğun mesleki donanımı açısından önemli bir göstergedir.  

Sadece akademik eğitim de yeterli değildir; psikoloğun aynı zamanda belirli bir terapi ekolünde — örneğin Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Sistemik Terapi, Şema Terapi gibi — uzun süreli ve derinlemesine bir teorik ve uygulamalı eğitim almış olması gerekir. Bu tür eğitimler, danışanla çalışırken kullanılan yöntemlerin bilimsel temellere dayanmasını ve terapötik sürecin daha yapılandırılmış ilerlemesini sağlar. 

Bir psikoloğun eğitim geçmişi, uzmanlık alanı ve aldığı terapi eğitimleri hakkında bilgi edinmek için genellikle kendi web sitesine, sosyal medya profillerine veya çalıştığı kurumun tanıtım sayfasına göz atabilirsiniz. Ayrıca ilk görüşmede, psikoloğa bu konularda doğrudan soru sormaktan çekinmemelisiniz. Terapi süreci, karşılıklı güvene dayalı bir ilişki olduğu için bu tür bilgileri talep etmek hem hakkınız hem de sağlıklı bir başlangıcın parçasıdır. 

2. Süpervizyon ve Sürekli Eğitim

Bir psikoloğun mesleki gelişimini ne ölçüde sürdürdüğü, onun danışanlarıyla kurduğu terapötik ilişkiyi doğrudan etkiler. Özellikle terapi pratiğinin ilk yıllarında, deneyimli bir uzmandan düzenli olarak süpervizyon almak oldukça önemlidir. Süpervizyon, psikoloğun kendi uygulamalarını gözden geçirmesine, etik ilkelere bağlı kalmasına ve danışanlarına daha derinlemesine destek sunmasına yardımcı olur. Bununla birlikte, psikoloji dinamik ve sürekli gelişen bir alan olduğu için psikoloğun çeşitli seminer, atölye ve mesleki eğitimlere katılarak kendini güncel tutması beklenir. Sürekli eğitim, hem kullanılan tekniklerin bilimsel geçerliliğini artırır hem de terapistin farklı ihtiyaçlara daha esnek şekilde yanıt verebilmesini sağlar. 

3. Etik Değerler 

Terapi sürecinin güvenli ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesi, psikoloğun meslek etiğine ne kadar bağlı olduğuyla doğrudan ilişkilidir. Gizlilik, gönüllü katılım, danışanın onamını almak, tarafsızlık ve profesyonel sınırları korumak, psikolojik hizmetin temel etik ilkelerindendir. Etik kurallara bağlı bir psikolog, danışanını yargılamadan, baskı kurmadan ve kişisel değerlerini dayatmadan çalışır. Ayrıca, psikoloğun kendi yeterlilik sınırlarını bilmesi ve ihtiyaç halinde danışanı daha uygun bir uzmana yönlendirmesi de etik sorumluluklar arasındadır. Danışan olarak, terapide kendinizi güvende, saygı görmüş ve özgür hissetmeniz, etik ilkelere uygun bir çalışmanın en temel göstergesidir. 

4. Ruhsat ve Sertifikasyon  

Psikolojik destek alacağınız uzmanın yasal olarak bu hizmeti sunma yetkisine sahip olması, hem sizin güvenliğiniz hem de hizmetin kalitesi açısından oldukça önemlidir. Kuzey Kıbrıs’ta psikolog unvanı kullanabilmek için üniversitelerin Psikoloji bölümünden mezun olmak yeterlidir, ancak klinik uygulamalar için genellikle Psikoloji alanında Yüksek Lisans da aranır. Psikoloğun hizmet verdiği yerin bir kurum ya da özel muayenehane olması fark etmeksizin, çalıştığı yerin yasal kaydı ve kendi meslek ruhsatı bulunmalıdır. Ayrıca Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği (KTPD) veya kendi terapi ekolünün ilgili dernekleri gibi mesleki kuruluşlara üyelik, psikoloğun mesleki etik kurallara bağlı kalma ve sürekli gelişim konusunda daha sorumlu hareket ettiğinin bir göstergesi olabilir. Hizmet aldığınız uzmanın eğitim belgeleri, sertifikaları ve kayıtlı olduğu kurumlar hakkında bilgi almak, sağlıklı bir terapötik sürecin ilk adımıdır. 

5. Terapi Yaklaşımı 

Her psikolog, danışanlarına destek sunarken belirli bir terapi yaklaşımı (veya ekolü) çerçevesinde çalışır. Bu yaklaşım, psikoloğun hem dünyaya hem de insan psikolojisine nasıl baktığını ve terapi sürecini nasıl yapılandırdığını belirler. Örneğin, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) daha yapılandırılmış, hedef odaklı ve kısa süreli bir yaklaşım sunarken; Psikodinamik Terapi geçmiş deneyimlere ve bilinçdışı süreçlere odaklanır. Sistemik Terapi ise bireyin yaşadığı sorunları, sadece kendi içsel süreçleriyle değil, içinde bulunduğu sosyal ilişkiler, aile yapısı, kültürel çevre ve iletişim biçimleriyle birlikte değerlendirir. Öte yandan Şema Terapi, çocukluk döneminden gelen kalıpları/şemaları çalışmayı merkeze alır. Psikoloğun hangi ekolle çalıştığını bilmek, sizin ihtiyaçlarınıza ve kişisel beklentilerinize uygun bir terapi deneyimi yaşamanıza yardımcı olur. Terapi yaklaşımı, “nasıl çalışıyoruz?” sorusunun cevabıdır ve sürecin sizin için ne kadar anlamlı ve etkili olacağını büyük ölçüde belirler.  

6. Terapist-Danışan İlişkisi/ Terapötik İttifak 

Terapi sürecinin en güçlü belirleyicilerinden biri, danışan ile psikolog arasında kurulan güvene dayalı ilişkidir. Bu ilişki, terapötik ittifak olarak adlandırılır ve terapinin etkililiği üzerinde doğrudan belirleyici bir rol oynar. Danışan kendini güvende, anlaşıldığını ve yargılanmadığını hissettiğinde, duygularını ve düşüncelerini daha açık bir şekilde ifade edebilir. Psikoloğun empatik, saygılı ve dikkatli bir tutumla yaklaşması; danışanı dinlemesi ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışması, bu bağın kurulmasında temel faktörlerdir. Terapi sırasında “bu kişi beni gerçekten anlıyor” ya da “yanında kendim olabiliyorum” hissi, doğru bir terapistle çalıştığınızın güçlü göstergelerindendir. Araştırmalar, terapötik ittifak ile tedavi sonuçları arasında önemli bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor—yani ittifak ne kadar güçlü olursa, semptomlarda o kadar anlamlı düşüş görülüyor (Flückiger, Del Re, Wampold, & Horvath, 2018).   

7. Süreç hakkında doğru bilgilendirme 

Bir psikoloğun profesyonel yaklaşımının önemli bir parçası da seans süreciyle ilgili açık ve şeffaf bilgilendirme yapmasıdır. İlk görüşmede seansların süresi, sıklığı, ücretlendirme politikası, iptal ve erteleme koşulları gibi temel konuların net bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Bu tür bilgilerin baştan açıkça paylaşılması, hem danışanın kendini güvende hissetmesini sağlar hem de karşılıklı sorumlulukları netleştirir.  


Online Psikolog Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler  

Unutmayın, iyi bir terapist seçmek; güven, uzmanlık ve sizinle kurduğu bağ ile ilgilidir. Eğer siz de kendiniz için doğru psikolojik desteği arıyorsanız, Mare Psikoterapi ekibindeki deneyimli Türk psikologlarla online görüşme imkanınız var. Ekibimiz aynı zamanda online psikoterapi seanslarını İngilizce dilinde de yürütebilmektedir. Online psikolog desteği, özellikle yoğun programlarda ya da farklı şehirlerde yaşayanlar için etkili bir seçenek olabilir. İhtiyacınıza uygun uzman psikologla çalışmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.


Kuzey Kıbrıs’ta Psikolog Seçimine Dikkat Etmek Özellikle Neden Önemli? 

Kuzey Kıbrıs’ta psikologluk mesleğine dair net, kapsamlı ve uygulamada etkili bir meslek yasası bulunmamaktadır. Bu durum, bazı kişilerin yeterli akademik eğitime veya etik sorumluluk bilincine sahip olmadan kendilerini “psikolog” ya da “terapist” olarak tanıtmalarına kapı aralayabiliyor. Ne yazık ki bu da ruh sağlığı desteği arayan bireylerin, bilimsel temeli olmayan yöntemlerle çalıştığını iddia eden ya da etik dışı davranışlarda bulunan kişilerle karşılaşma riskini artırıyor. Böyle bir ortamda, psikolojik desteğe başvuracak kişilerin bilinçli tercihler yapması, yani uzmanın eğitim geçmişini, süpervizyon alıp almadığını, çalıştığı terapi yaklaşımını ve etik ilkelere bağlılığını sorgulaması son derece önemlidir. Yasal boşluklar karşısında en güçlü korunma yolu, bilgiyle donanmak ve hakkınızı bilerek profesyonel, güvenilir bir uzmanla çalışmaktır. Çünkü psikolojik destek, sadece bir “konuşma” değil, hassas ve derin bir iyileşme sürecidir — ve bu sürecin güvenli ellerde olması gerekir. 

Psikolojik destek arayışında olmak başlı başına cesur bir adımdır. Ancak bu desteği alacağınız uzmanın güvenilir, etik ve yetkin olması da en az karar vermek kadar önemlidir. Eğer siz de yaşadığınız sürecin uzman bir psikolog tarafından güvenle ve profesyonellikle eşlik edilmesini istiyorsanız, Mare Psikoterapi Merkezi’nde yer alan deneyimli ekibimizle tanışabilirsiniz. Size en uygun uzmanı birlikte belirlemek ve ihtiyaçlarınıza yönelik bir yol haritası oluşturmak için ilk görüşmenizi planlayabilirsiniz. 

Sonraki
Sonraki

Özgüven Eksikliği: Neden Önemlidir ve Neler Yapılabilir?