Özgüven Eksikliği: Neden Önemlidir ve Neler Yapılabilir?

Özgüven, bireyin kendi becerilerine, değerine ve potansiyeline duyduğu inancı ifade eder. Modern yaşamın getirdiği sosyal karşılaştırmalar, başarı baskısı ve sosyal çevrenden onay arayışı, birçok bireyin özgüveninde zedelenmelere neden olabiliyor. Araştırmalar, özellikle genç yetişkinlerin ve ergenlerin önemli bir kısmının özgüven problemi yaşadığını gösteriyor (Orth & Robins, 2014). 

Spesifik olarak bu grubun daha çok etkilenme nedenlerinin başında yeni ortamlara kabul ihtiyacı ve akran zorbalığının getirdiği baskı geliyor.  Bu dönemlerde alınan eleştiriler, ebeveyn tutumları, okul ortamı ve akran ilişkileri bireyin kendilik algısını doğrudan etkiler. Ancak yetişkinlikte de özgüven geliştirilebilir; bu noktada bireysel farkındalık ve çeşitli psikolojik stratejiler önemli rol oynar. Bu durum sadece kişinin ruh sağlığını değil, aynı zamanda akademik başarıyı, sosyal ilişkileri ve yaşam kalitesini de doğrudan etkileyebiliyor.

Özgüven Eksikliği Neden Önemlidir?

Özgüveni düşük bireyler, genellikle olumsuz konuşan iç sesiyle boğuşur, yeni deneyimlerden kaçınır ve başarısızlık korkusuyla risk almaktan çekinir. Bu da onları daha çekingen, içe dönük ve kararsız hale getirebilir. Özgüven eksikliği müdahale edilmediği ve günlük yaşamı etkilemeye başladığı noktada, depresyon ve anksiyete bozukluklarıyla da ilişkili hale gelebiliyor (Sowislo & Orth, 2013). Uzun süreli özgüven eksikliği bireyin sosyalliğini azaltarak kendi içine daha fazla kapanmasına sebep olabiliyor. Ayrıca iş yaşamında performans düşüklüğü, sosyal izolasyon ve kişilerarası çatışmalar gibi çeşitli zorluklara da yol açabilir.

Kıbrıs’ta Özgüven Eksikliği

Kıbrıs’ta bireylerin yaşam tarzı, sosyal çevre ve kültürel etkileşimleri, zaman zaman özgüven gelişimini doğrudan etkileyebiliyor. Özellikle küçük ve birbirini tanıyan toplum yapısı, bireyin kendini başkalarıyla sürekli kıyaslamasına yol açabiliyor. Bu durum, kendi değerini dış onaya bağlama eğilimini artırarak özgüven eksikliğine zemin hazırlayabiliyor.



Özgüven Eksikliği İçin Ne Yapılabilir? 

1. Öz-Şefkat Geliştirmek

Özgüven eksikliği yaşayan bireyler çoğu zaman kendi iç eleştirmenlerinin sesine sıkışırlar. Hata yaptıklarında ya da zorlandıklarında kendilerini acımasızca yargılar, “yetersizim”, “beceriksizim” gibi düşüncelerle kendilerini değersiz hissederler. Oysa öz-şefkat, kişinin kendi hatalarına ve zorluklarına tıpkı bir arkadaşına göstereceği sıcaklıkla yaklaşmasıdır. Kristin Neff’in (2003) tanımladığı üzere, öz-şefkat üç temel bileşenden oluşur: kendine nazik davranmak, ortak insanlık duygusunu hatırlamak ve farkındalıkla yaklaşmak.

Öz-şefkat, özgüveni desteklemenin en şefkatli yollarından biridir çünkü bireyin kendi içsel değerine olan inancını dış başarıdan bağımsız bir şekilde pekiştirir. Öz-şefkatli bireyler, hata yaptıklarında kendilerini suçlamak yerine öğrenmeye odaklanır ve bu da uzun vadede daha istikrarlı bir özgüvenin temelini oluşturur.

Günlük yaşantınızda zorlandığınız bir anda kendinize şu soruyu sorun: “Bu durumda bir arkadaşım aynı şeyi yaşasaydı ona ne derdim?” Bu soruyu kendinize yöneltmek, öz-şefkatli bir iç ses geliştirme sürecinde etkili bir adımdır.

2. Gerçekçi Hedefler Belirlemek ve Küçük Başarıları Kutlamak

Özgüven eksikliği olan bireyler genellikle ya kendilerinden çok fazlasını beklerler ya da başarısızlıktan korktukları için hiçbir hedef koymazlar. Oysa gerçekçi, ölçülebilir ve kişisel öneme sahip hedefler belirlemek, bireyin kontrol algısını güçlendirir. Bandura’nın (1997) öz-yeterlilik teorisine göre, bireyin bir görevi başarma konusundaki inancı arttıkça, özgüveni de artar.

Gerçekçi hedefler bireyin başarı deneyimlerini artırır, küçük ilerlemelerin fark edilmesini sağlar ve bireyin kendini yeterli hissetmesine katkıda bulunur. Ayrıca her küçük adımın fark edilmesi ve kutlanması, içsel motivasyonu destekler.

Özgüven, bireyin potansiyelini gerçekleştirebilmesi, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi ve zorluklarla başa çıkabilmesi için temel bir psikolojik kaynaktır. Eksikliği ise kaygı, sosyal kaygı ve düşük yaşam doyumu gibi sorunlara yol açabilir. Öz-şefkatli yaklaşmak, küçük ama gerçekçi hedefler belirlemek ve olumsuz iç konuşmaları dönüştürmek bu süreçte etkili stratejilerdir. Bu adımlar, bireyin kendine olan inancını içten ve sürdürülebilir şekilde güçlendirebilir. Ayrıca gerektiğinde profesyonel destek almak, bu süreci daha sağlam temellere oturtabilir.

Eğer siz de özgüven eksikliğinin günlük yaşamınızı nasıl etkilediğini fark ediyor ve bu konuda profesyonel bir destekle ilerlemek istiyorsanız, Mare Psikoterapi Merkezi’ndeki uzman ekibimizle çalışabilirsiniz. Kendinize daha sağlam bir iç dünya inşa etmek için bugün bir adım atabilir, randevu oluşturmak adına bize bu linkten ulaşabilirsiniz.

Kaynakça

Bandura, A. (1997). Self-efficacy: The exercise of control. W.H. Freeman.

Beck, J. S. (2011). Cognitive behavior therapy: Basics and beyond (2nd ed.). Guilford Press.

Neff, K. D. (2003). The development and validation of a scale to measure self-compassion. Self and Identity, 2(3), 223–250. https://doi.org/10.1080/15298860309027

Orth, U., & Robins, R. W. (2014). The development of self-esteem. Current Directions in Psychological Science, 23(5), 381–387. https://doi.org/10.1177/0963721414547414

Sowislo, J. F., & Orth, U. (2013). Does low self-esteem predict depression and anxiety? A meta-analysis of longitudinal studies. Psychological Bulletin, 139(1), 213–240. https://doi.org/10.1037/a0028931

Sonraki
Sonraki

Mare Psychotherapy Center – Therapists and Psychologists in North Cyprus